Pages

Thursday, June 19, 2014

New York Vol.1 Uptown and Central Park

Uptown'ı keşfedeceğimiz bugüne önce civarı biraz gezip azıcık da iş hallederek başladık. Mesela sabahın köründe önce GNC'ye gidip, kendime ve aileme bir dolu vitamin aldım. Bir işe yarar mı tartışılır, ama ben görevimi yaptım...




Sonraki durak şu meşhur Macy's i gezmek. Hava oldukça güzel! Yürürken birkaç mağazaya daha uğrayıp sonunda Macy's e geldik. Benim için çok da farkli bir yer değil, Berlin'deki KaDeWe'ye benzettim en çok. İçinde her türlü pahalı markanın satıldığı bir Department Store. Ve kabul...çok büyük. Biraz fiyat araştırması bakınma derken karnımız acıktı ve şu her filmde gördüğümüz Hot Dog'dan bir de biz yiyelim dedik.






Artık Uptown turuna binmeye hazırız... 36th'dan tekrar 48th'e geri yürüyüp otobüsümüze bindik.
Columbus Av'dan yukarı çıkıp Harlem'e kadar gittik, Central Park'ın doğu yakasından da dönüşümüzü yaptık, ve Central Park'ın girişinde indik. Grand Army Plaza 5Av/59th köşesinde indiğimizde oldukça lüks gözüken the Plaza Otelini ve meşhur 5th Av'ı da görmüş olduk.







 
Central Park'ta izleyeceğimiz rotayı her zaman kullandığımız DK yayınevi ürünü olan New York Gezi Rehberimize göre belirledim. Sheep Meadow'u geçerek Strawberry Fields'a vardık. Strawberry Fields, Yoko Ono tarafından John Lennon'ının anısına yaptırılmış. Halen oturmakta olduğu Central Park'a bakan binanın tam karşısında kalan bu alan, bir gözyaşı damlası şeklinde (Anca tepeden bakılınca anlaşılıyor, ben gene de benzetemedim). Alanın içinde Imagine yazan bir mozaik var. Etrafta "Imagine"i söyleyen insanlar, sokak müzisyenleri ve şov yapan bir kaç hayran var.





Biz de mozaik'i görüp, ordan Bow Bridge'e doğru ilerledik, bol bol fotoğraf çektik. Bethesda Fountain'ının ordan the Mall'a girdik.














The Mall, yine New York'da geçen her filmde istinasız gördüğümüz iki yanı ağaçlarla sıralı ve ağaçlar tarafından gökyüzünün zor görüldüğü, bir sürü oturma bankının bulunduğu bir yürüyüş alanı.


 Çıkışa doğru kışın buz pateni yapılan ama şu an amusement park bulunan alanı görüp, içeri girmek için yanınızda çocuk olması gereken Hayvanat Bahçesinin de girişini gördükten sonra Central Park gezimizi noktaladık.

Biraz yemeği hakettiğimizi düşünüyorum. Daha önceden otobüsle geçerken 2nd Av/51st. kesişiminde gördüğüm yerde aklım kalmıştı, biz de kalktık oraya gittik. Pescatore http://pescatorerestaurant.com/
Söylemek zorundayım...çok da güzel bi yer değil... pizza söyledik ama bence küçücüktü. Sunumu güzeldi gerçi ama galiba ben genel olarak sevmedim burayı, o yüzden bahane bulmaya çalışıyorum. Dinlendik mi dinlendik... önemli olan o... Bir de Hoegarden bulmuşum, daha ne isterim, son yıllardaki içebildiğim tek bira!

Akşam yemeğinden önce otele gidip biraz dinlenmemiz gerekiyor. Dönerken en azından Rockefeller
Center'ın önünden geçelim, bi bakalım diyerek 49th St'e yürüdük. Bize her ne kadar "eğer bir tepeye çıkılacaksa o Top of the Rock" olsun, çünkü Empire'ın tepesinden Empire'ı göremiyorsun" demiş olsalar da, biz "Empy"e çıkmayı tercih ettik :) (Ted Mosby seni sevgiyle anıyoruz!). İşte Rockefellerdan birkaç görsel.



Bu akşam artık şu meşhur amerikan prosiyonları da neymiş diyerekten Red Lobster'da aldık soluğu. Şansımıza belki de biraz erken (19.00) gittiğimiz için kuyruk yoktu ama bize ilk verilen masa bir felaketti. Efe tam garsona memnuniyetsizliğimi bildirmeme kızıyordu ki, hedefimden vazgeçmemem sayesinde içeri girerken gözüme kestirdiğim Booth'u kaptık ve şahane bir akşam yemeği yedik. Amerikaya geldiğimden beri ilk defa bu akşam doydum desem, abartmış olmam. İnsan her gittiği yerden aç mı kalkar ya... Burda öyle birşey olmadı, aksine tabağımda yemek bile kaldı! Yiyemedim! Utanmasam otele götürecektim ki garsonumuz teklif bile etti, ama dedim "alamam, otelde mikrodalga yok bu da soğuk yenmez, mecbur atcaz". İçim gitti tabi. Ne mi yedik? Böcek! Istakoz. Ben tabi daha light takıldım, somon, karides ve ıstakozlu makarna alarak çeşitli şeyleri denemiş oldum. Yorgunluğum yüzümden belli sanırım... bunları da yiyince nasıl uyuduk siz tahmin edin artık!




No comments:

Post a Comment