Pages

Friday, December 26, 2014

Eskişehir

2015e girmeden, aralık ayının ortasındaki haftasonunda eskişehire gittik. Yüksek hızlı trenle. Yüksek hız dediğime bakmayın, çok nadir 250 km/saat ile gitti, genelde baya yavaş ama az bir rötarla 3 saatte pendikten eskişehire vardık. Dönerken 2,5 saat sürdü. Giderken yolluk böreklerimizi yedik, özellikle sapanca taraflarındaki güzel manzaranın tadını çıkardık ve sonra da bir güzel kestirdik. 
                                                                                 

    
Cumartesi öğlen vardığımız Eskişehir, tren garından otele doğru yürüdüğümüz 15 dakikalık zaman diliminde, belki gözümüzde biraz fazla büyüttük diye, gözümüze biraz çorak göründü. Türkiyenin amsterdamı diye gittiğimiz için, aynı laz müteahhitlerin yaptığı, yurdumun dört bir yanında bulunabilen apartmanları görünce biraz hayal kırıklığı yaşadık. Artık ne beklediysek, siz düşünün.

Otelimiz La Vie Suite. Espark alışveriş merkezinin karşısında. Otelin kendi güzel, suit odalarımız vardı, ve çok sıcaktı. Oda bin dereceydi piştik, ama cemlerin odası soğukmuş, klima açmışlar ısınmak için. Nasıl bir ısıtma sistemi var çözemedik. kahvaltısı da güzel ama çalışanları biraz enkazdı. (Enkaz= kötü)

Attık bavulları otele, açtık haritamızı... kılavuzu karga olanın ... hesabı, benim önerimle önce gittik en uzak köşeye, Kent Park'a. http://tr.wikipedia.org/wiki/Kent_Park

Haziranda gitseydik eminim çok daha güzel bir park olarak gözümüze görünecekti, ama Aralık ortasında biraz boştu haliyle. Böyle bir park Almanya'da olsaydı, gölün etrafında koşanlardan köpeğini çimlerde oynatan, çoluk çocuk temiz hava almaya gelmiş bir sürü insan görebilirdiniz. Ama burası Türkiye. Aralık ayında biz kapalı alışveriş merkezlerinden çıkmayız. Veya Eskişehirdeki gençlerin yaptığı gibi Aralık ayında bile ısıtıcılarla çevrili açık cafelerde otururuz. Ama Yılmaz Büyükerşen şehrin her yerine boy boy posterlerini astırmayı hakedeceği çok güzel bir park yapmış. Yapay bir gölet, deniz gibi bir havuz ve kumsal yapmış. Atlara binebileceğiniz bir manej ve cafeler var. Eskişehirde genel olarak dikkatimi çeken başka birşey de şehrin her yerinde heykellere rastlıyorsunuz. Sanata değer veren bir şehir belli ki.

Göletin üstündeki köprüde fotoğraflarımızı çekip, çok acıkan karınlarımızı doyurmak için parkın içindeki Kırım Çibörekçisine gittik. Sonra da "yeter artık burda oyalandığımız" diyerek, sora sora Tramvay durağını bulduk. A bu arada otelden parka taksiyle 15 liraya gidiliyor. Tramvay için de biletler 2,5tl. İstanbulda hala yapamadıkları çok güzel bir raylı sistemleri var, helal olsun adam yapmış. Escard'ınız varsa daha da uygun toplu taşıma, öğrenciler için birebir.



Sonunda Porsuk çayını ve Porsuk Bulvarını bulduk... ve dedik işte Amsterdam! :) Gerçekten de şehrin en çok hoşuma giden yeri. Su olan yerde hayat var, çayın iki yakasında sıra sıra cafeler barlar var. Çok orjinal mekanlar da var. Biz Travellers'ta oturduk. İç dizaynı süper. http://travelerscafe.com.tr/ 

Akşam 6-8 arası odalara çekilip biraz dinlendik. Herkes uyurken ben tripadvisor ve foursquare'de araştırmalarımı yaptım ve akşam yemeği için gidebileceğimiz yerleri çıkardım. Hem otele yakın, hem de keyifli olabilecek iki alternatif çıkardım. Varuna Memphis ve 222 Park.
https://tr.foursquare.com/v/varuna-memphis-pub/5177db09e4b042959abc9a1e
http://www.222park.com/

Bu yorgunlukla hiçbirimiz bir gece klübüne gitmeyi düşünmediğimiz için (Murat hariç), uzun keyifli bi akşam yemeği tercihimizdi. Varuna Memphis asıl konsept olarak bar olduğu, ve her ne kadar yemekleri güzel yazsalar da yorumlarda çoğu kişinin birşeyler içmeye gidilmesi gerektiğini yazdığı için önce 222 Park'a bakalım dedik, çok da iyi yapmışız.

222 Park 7 tane mekandan oluşan bir yer. Biz gittiğimizde açık olan 2 restaurant vardı. Sish veMajha. Zaten bütün park tek bir kişiye aitmiş, biz bi türlü karar veremeyince garson en son bu bilgiyi verdi de rahatladık ve Sish'i seçtik. Daha şık geldi. İki mekanda da canlı müzik vardı. Sish steak house, ama aynı kişiye ait olduğundan Majha'nın da menüsünü getirdiler, et yemeyenler için alternatif oldu. 


Yedik içtik ve İstanbulda benzer bir mekanda yeseydik 3 katı fiyat vereceğimiz bir fiyat ödedik. Müzik çok güzeldi, hizmet güzeldi. Memnun kaldık ve ayrıldık. Herkes otele dönelim dedi ama biz efeyle "bu kadar geldik, barlar sokağını görmeden gitmeyelim" dedik. Barlar sokağı yani Vural Sokak. Sılaönü sokaktan girin, girişte şu yazıyı göreceksiniz... Bayıldımmm :)



Pazargünü güzel ve uzun bir kahvaltının ardından, Sazova'daki Harikalar Diyarına yani Bilim Kültür Sanat Parkına gittik. http://www.eskisehir-bld.gov.tr/eskisehir_turu_bilim_sanat.php. Sadece çocuklar için değil, büyükler için de çok güzel bir park. Malesef park içindeki ücretsiz binilen tren mevsim dolayısıyla çalışmıyordu ama heryeri yürüyerek de gezilebiliyor. Korsan gemisi, ve Şato çok güzel. Akvaryumu yurtdışındakilere göre küçük ama kompakt ve güzel. Tek içimde kalan Planeteryum'u yani Uzay Merkezini göremedik. İnşallah bir sonraki sefere...









Park sonrası Odun Pazarına gidip dar eski sokaklarda gezdik, mantı ve çibörek yedik, ordan da yine merkeze gidip akşam yemeği öncesi Varuna Gezgin'e gidip bira içtik. Varuna Gezgin çok ilginç öyküsü olan bir yer. Internette biraz araştırırsanız, mekanlar içinde en yüksek puanı aldığını göreceksiniz. Back packer yani sırt çantalı gezginlerin yeri Varuna Gezgin... en iyisi websitesine bir bakmak. İzmir, Ankara ve Eskişehirde olan mekanı İstanbula açarlarsa yürür giderler, böyle bir dekorasyon, böyle orjinal bir konsept yok!https://tr.foursquare.com/v/varuna-gezgin--cafe-del-mundo/4ba7cb43f964a520e8b339e3

Artık dönüşe yaklaştık, gitmeden akşam yemeğimizi de bir nevi fast food hamburgerci olan Pino Burger'de yedik... Ehh... bi Flame değil.

Eskişehir ilk izlenimde gözümüze çorak gözüksede, biz çok sevdik, eğlendik ve güzel bir tatil geçirdik. Ucuz, toplu taşıması düzenli, yaratıcı parkları, heykelleri ve sert karasal ikliminin dondurucu soğuk gecelerinde bile üşümeyen ve hep dışarda oturup eğlenen gençleriyle kaldı aklımızda. Anadolu'nun modern şehri Eskişehir'i mutlaka görmek lazım.