Pages

Sunday, January 11, 2015

THY ve Atatürk Havalimanı

Bugün yine Hamburga uçuyorum. Ve yine güzel bir gün... Şanslı bir gün. Dün geceden beri içimden, nolur gelen taksinin emniyet kemeri olsun arkada diye dua ettim. Kemeri vardı ama araba biraz eskiydi. Emniyet kemerini görür görmez kendi kendime " bi dahaki sefere doğru düzgün dua et" dedim. 

Atatürk Havalimanında polis kontrolünden geçtikten sonra şu küçük tekerlekli arabalardan bulmak nerdeyse imkansız. Arabaların durması gereken yer bomboş zaten. Daha önce bi taktik geliştirmiştim, gatelere gidiyordum. Malum uçağa binenler arabaları dışarda bırakmak zorunda olduklarından ordan buluyordum ama bu sefer işe yaramadı. Önce 200lü kapılara gittim, ordan 500lü kapılara. Laptop çantam o kadar ağır ki onunla dolaşmak istemiyorum. Havaalanının içi de hamam gibi. Montumu çıkarmam lazım, el çantam da eklenince, mümkün değil idare edemem. Son şans olarak CIPi denedim ve bingooo. Arabaya doğru koştum resmen :)

Eşyalarımı yükledikten sonra kendimi duty free'ye attım. Bir süredir izlediğim michelle phan youtube videoları sağolsun, öğrendiklerimi inceleme vakti geldi, sabahın 6sı olduğundan mıdır nedir, makyaj standları bomboş. Taciz eden kimse yok. Kendimi Clinic standına attım. Bir de aynaya baktım.... Suratım çok soluk. Hiç beğenmedim kendimi öyle. Biraz renklenmenin zamanıdır. Önce bir göz kalemi kaptım, benim de kullandığım göz kalemlerinden buldum. İlk aşina olduğumuz bir ürünle başlayalım dimi ama. Sonra gözüme BB ve CC kremler ilişti. Hala tam ne iş yaptıklarını anlayamadım ama CC daha kapatıcı özelliğe sahip, BB ise daha ton eşitlemeye yarıyor gibi geldi. Yalnız testerların üzerinde tonları yazmıyordu yada ben göremedim. Şamsıma kullandığım ton iyiydi. Yanaklarıma iyice yedirdim. Gözeneklerimi nasıl kapattığına ben bile şaşırdım. Alnıma da BB uyguladım fakat biraz pütürlü bir görünüm oldu. Galiba ölü deri parçaları yüzünden. Aslında yüzümde olmamaları lazım, ama alnımda var. Burnumu da kapattım. O kadar. Bütün yüzümü boyamadım. Sabah sabah çok ağır bir makyaj istemiyorum. Sadece biraz rengim değişsin istedim ve işe de yaradı. Yüzüm gerçekten heryerinde eşit bir tona sahip oldu. 

Sıra geldi yanakları biraz renklendirmeye. Kendi pembeliğim hala CCnin altından gözüküyordu ama yine clinicten pembe tonlarında bir allık seçtim. Parmaklarımla hafifçe dağıttım. Rimellerden de bir gözüme volume veren bir gözüme de thicken yani daha kalınlaştıran üründen uyguladım. Biraz da far. Ama kalemi ve rimeli çoktan sürdüğüm için uçuk pembelerden şöyle bir kirpik uçlarından dışarıya doğru patpatlayıp bıraktım. Veee son olarak kaşlar. Güzel bir kaş kalemi buldum, galiba onu alıcam. Bi tarafı fırça bir tarafı kalın bi kalem ve çok hafif boyuyor. Oldukça doğal bir görünüm veriyor. Sonra baktım alnım çok kustu, bir de clinicten bir makyaj temizleyici buldum önce alnımı sonra ellerimi sildim :) sonra gittim lancome'a. Ordan da bir BB krem buldum ama clinic daha iyiydi. Hem aynı pütürlü görünüm oldu hem de clinic kadar iyi kapatmadı çizgilerimi. En son diora ordan da mac'e baktım. Beyaz göz kalemi istedim ama dior clinic gibi markalarda yok. Mac'te olabilir dediler ama ilgilenen yoktu, ve o kadar çeşitli ürün içinden bulamadım. Tezgahı biraz daha düzenli yapsalar bulabilirdim. Herhalde fiyat ucuzladıkça tezgah kötüleşiyo diye düşünürken bi baktım. Fiyatları baya da pahalı. Mac'i ve fırçalarını caddedeki mağazasında biraz çalışıp sonra havaalanından almak daha akıllıca olcak. İyi bir fırçaya ihtiyacım var çünkü. Ve çok pahalılar. Biraz da bu konu ile ilgili youtube videosu izlesem daha iyi.

İlk defa hiçbirşey almadan ama full makyaj duty freeden çıktım :)

Gate'e gittim. Galiba nadir körükten bindiğim seferlerdendi. Biraz oturdum, megapolis oynadım ve uçağa almaya başladılar. Thy artık grup sistemini uygulamaya çalışıyorlar. Ama işte insanlar ne kadar başarıyorsa. Ben kendime 28F yi almıştım. Genelde en arkalarda oturmayı tercih ediyorum çünkü genelde arkalar boş olduğundan yanım hatta bütün sıra boş olabiliyor. Ama grup A yazıyor boarding pass'te. D olmam gerekmiyor mu?

Baktım A dan geçen tek tük kişi kalmış ama biyandan da elite fln diyor. Adama pasaportumu uzatırken, "benim en arkada oturuyorum ama grup A yazmışlar bi yanlışlık mı var" dedim. "En arkadakiler Grup A ama madem siz en arkadasınız o zaman sizi uçağın en önüne alalım" dedi yakışıklı host'um. Ben bir an down oldum, özenle almışım koltuğumu beni şimdi businessın arkasında en öne oturtacak diye düşündüğüm için, cam kenarımı dedim... Size businessta yer veriyorum 4B demez mi. Hafifçe omzumu silkerek ve kocaman gülümseyerek çok telekkürler dedim ve içeri süzüldüm. Host boardin passin üzerine tükenmezle 4B yazığı için yerime oturana kadar üçbuçuk attım ama hayır, hiç bir problem yok!! En son galiba meksikaya business uçmuştum, 4 sene olmuş olabilir. Sonra şirket politikası değişince koreye bile ekonomi uçmuştum. Tamam bu onlara nazaran kısa bir rota ama reglyim, ve biraz nazlanarak güzel bir yolculuk yaptım. Thynin businessı gerçekten mükemmel. Bir tek lufthansa ve meksika havayolları ile karşılaştırabiliyorum ama bu üçü içinde mükemmel. Size gerçekten ayrıcalıklı davranıyorlar ve kendinizi birşey zannediyorsunuz :)

Koltuğum businessın en arkası olduğu için gönlümce yatırdım ve kalkışta öyle uçtum. Önden suyumu içebildim. Battaniyemi bacaklarıma örterek gazetemi okudum (evet ben bile gazete okudum, bu kadar keyifliyken ortam bir de pazar keyfi yapayım dedim, gazeteyi bütün ekleriyle şöyle bir okudum, sonra kahvaltı başlarken koltuğumun cebinden televizyonumu çıkardım.
açık söylemek gerekirse televizyon yok diye oturduğumdan beri çok üzülüyordum. Eğer komşum televizyonunu açmasaydı belki varlığını bile bilmeyecektim. Ama varmış. :) veeee sabahtan beri dua ettiğim şey oldu. Güzel bir film izledim.. The maze runner. İzlemek istiyordum süper oldu, burda kısmet oldu. Yanında bir de mükemmel bir kahvaltı, kruvasan, beyaz ve kaşar peynirleri yoğurt omlet ve tost. Daha nolsun. Bir de şimdi üstüne Alex'te brunch'a gidiyorum ama herhalde gidene kadar acıkırım :)

Uçak biraz rötarlı kalktığı için yarım saat gecşkmeli iniyorum ama bu sayede bu yazıyı da yazacak fırsatım oldu. İnşallah akşam gittiğimiz evde internet sorunsuz çalışırsa bu yazımı da upload ederim ve ileriki günlerde diğer maceralarımı anlatmaya devam ederim.

Ve umarım bu şansım hayatım boyunca devam eder... Sonuçta çok da birşey istememişim dimi... Bi emniyet kemeri, bi rahatça makyaj malzemesi denemek, bir de yanım boş rahat oturarak uçakta bir film izlemek. Yanım dolu ama business bunu telafi ediyor.

hepinize öpücükler...




No comments:

Post a Comment